25 Ağustos 2009 Salı

Aptallık Üzerine Sorular (ve Cevap Denemeleri)


1- “Aptallık” nedir, ne değildir? Kime “Aptal” denir?
Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlükte “Aptal” sözcüğünün karşılığı şöyle; “Zekası pek gelişmemiş, zeka yoksunu, alık, ahmak.” Burada aptallık, bir zeka eksikliği veya geriliği sorunu olarak gösteriliyor. Sözlük anlamı dışında bunun doğru bir tarif olduğunu söylemek mümkün değil. “Alık” veya "Budala" için böyle bir zeka eksikliğinden söz edilebilir, ancak aptallık asla sadece bir zeka eksikliği durumu değildir. Aptalların bir çoğu son derece zeki insanlardır. "Ahmaklık" ise yine bir zeka eksikliği halinden çok aklı gereği gibi kullanamama durumudur.
Öyleyse “Aptallık” nedir?, "Aptal" kime denir?
Şaşırtıcı bir şekilde bu konuda yazılı kaynak ve bilimsel çalışma son derece az. Kaynaklarda bulunabilen tanımlardan biri şöyle; "Kendisi için bir fayda beklentisi olmadan, hatta çoğu zaman kendine de zarar vererek davranışları ile başkalarının zararına neden olan kişiye Aptal denir." 1922-2000 yıllarında yaşamış, İtalya ve ABD'de İktisat Tarihi dersleri vermiş bir akademisyen olan Prof. Carlo M. Cipolla, “Allegro Ma Non Troppo” adını verdiği çalışmasında “Aptal”ı böyle tarif ediyor. Ancak Prof. Cipolla burada, "Aptal"dan çok "Aptallık" ile, aptallığın ne olduğundan çok onun sonuçları ile ilgileniyor. Aptalı, aptallığını yapmadan önce tanıyabilmemize olanak sağlamıyor. Aptalın adını ancak kendine ve diğerlerine aptallığı ile zarar verdikten sonra koyabiliyoruz. Bu tanım üzerinden giderek aptallığı tüm yönleri ile anlamak mümkün değil.
Aptallığın başka bir tanımı “bir kişinin yeteneklerini ve bilişsel kapasitesini optimal olarak kullanımda gösterdiği beceriksizlik.” olarak bulunabiliyor literatürde. Bu tanım ilkine göre daha kapsayıcı, ancak aslında aptallık olmayan bazı insanlık hallerini gerçek aptallıktan ayırt etmemiz gerekiyor. Örneğin, türlü nedenlerle gündelik hayata uyum gösteremeyen veya göstermek istemeyen kişilere aptal demek yersiz olur. Her iki durumda da aptalca bir beceriksizlik söz konusu değildir. İlkinde bir yetersizlik, ikincisinde ise bilinçli bir seçim söz konusudur. Aynı şekilde, aslında pek de yüksek olmayan entelektüel kapasitesini olabildiğince kullanmaya çalışan birinin durumu da aptallıktan başka bir şeydir.
Aptallığa başka bir yaklaşım, yine aptalca davranışları gösteren bir kısım insanların düşünce biçimlerini anlama yönünden yapılabilir. Hemen tüm aptallarda görebildiğimiz bir düşünce ve buna bağlı bir davranış biçimi olarak “Aptallık, gerekli maddi koşulları yerine getirmeden her şeyi her şeye bağlamaktan, her şeyi her şey ile açıklamaktan çekinmemektir.” Edebiyat adamı Tahsin Yücel, bir denemesinde (“Aptallık” yerine “Salaklık” deyimini kullanarak) bu dikkate değer tanımı yapmaktadır. Tahsin Yücel yine aynı denemede son derece isabetli bir gözlemini ifade ediyor; “Salağın her zaman bir açıklaması vardır, neyin neyden çıktığını bilir. “Bilmiyorum” sözü salağın en az kullandığı kelimelerden biridir.”
Buraya kadar gördüğümüz hiçbir tarif veya tanımın Aptallığı tüketici bir şekilde kapsadığı söylenemez. İyi bir tanım, tüm aptalları ve aptallıkları kapsarken aptal olmayanları ve aptallık olarak nitelenemeyecek davranışları dışarıda bırakmalıdır. Bu mütevazi çalışmanın hedefi “Aptallık” ve buna bağlı olarak “Aptal” için kapsamlı ve temellendirilebilir bir tanım yapmak, bu tanıma dayanarak mümkünse objektif bir aptallık ölçütü geliştirmektir.


2- Aptallık kalıtımsal mıdır, yoksa insan sonradan mı Aptal olur?
Aptallıkta genetik faktörler büyük ölçüde etkilidir. Gözlemlerim kardeş veya akraba olmakla kişinin aptallık derecesi arasında güçlü bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu ilişki, kalıtımı tek bir gene bağlı karakterlerde olduğu gibi apaçık değildir. Aptallık nitelikleri sonraki nesillere çok genli bir yapıda aktarılır. Bu nedenle nesiller arasında aptallığın aktarılma mekanizmasını takip etmek oldukça zordur.
Kalıtımsal altyapı, uygun çevresel koşullarda öğrenme ile gelişip aptallık belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Bu potansiyel, bazı kişilerde uzun süre kendini göstermeden saklı kalabilir. Bu saklı aptallık potansiyeli, bilinçaltına itilen travmatik duyguların bilinçli davranışlarımızı etkilemesine benzer bir şekilde yaşantılarımızı etkiler, yüzeye çıkmak için fırsat kollar, alttan baskı yapar, hiç beklenmedik bir anda sürpriz bir aptallık olarak ortaya çıkar. Ama mutlaka çıkar!


3- Aptallığın dereceleri var mıdır, aptallık derecesi ölçülebilir mi?
Evet vardır. Her insanda bir aptallık faktörü (veya derecesi) vardır, ve bu faktör her zaman insanın kendisinin olduğunu düşündüğünden daha büyüktür. Bu da başka bir İtalyan'ın, Giancarlo Livraghi'nin tespiti. Buna katılıyorum. Allahtan bende bu faktör yok denecek kadar az.
Hiç kimse aptallıktan tam olarak kurtulmuş değildir, yine hiç kimse tam olarak aptal değildir. Eğer iyi bir tanım yapılabilirse bu tanıma dayalı ölçüm yöntemleri de geliştirilebilir. Aptallık somut bir zihin hali ise ölçüm yapmak daha kolay olacaktır ancak daha çok görece bir kavram ise bu ölçümü yapmak oldukça zorlaşır.


4- Aptallığın türleri var mıdır? Aptallık bulaşıcı mıdır?
Evet vardır. Örneğin “Sevimli Aptal”, “Zararsız Aptal”, “Küstah Aptal”, “Cesur Aptal” gibi sınıflandırmalar yapabiliriz. Aptallar gerçek hayatta karşımıza sevimli bir medyatik kişilik, tanınmış bir akademisyen, etkili bir politikacı, ünlü bir şarkıcı veya üst düzey bir yönetici olarak çıkabilirler. Bazı aptallar ise iki veya daha çok kategoriden özellikleri aynı anda taşıyabilirler.
Aptallık  bulaşıcıdır, etkileşimcidir, çoğalıcıdır, üreyicidir, dış etkenlere karşı son derecede dirençlidir.


5- Zeki insan aynı zamanda Aptal olabilir mi?

Evet olabilir. Örnek görmek istiyorsanız çevrenize bakın, örneğin Ankara Fen Lisesi mezunlarına... Hatta, zeki insanların arasında aptalların oranının daha yüksek olmasını bile bekleyebiliriz, çünkü akıllı insanların kendi aptallıklarının farkına varması ve bu durumdan kurtulmaya çalışması ihtimali daha düşüktür. Akıllı olarak bilinen kişilerin çevresindekiler, bu insanlar aptallık yaptıklarında bunu ifade etmekten çekinirler. Zeki insanların önceki başarıları, yaptıkları aptallıkların diğerleri tarafından algılanmasına, bunun açıkça ifade edilmesine ve onlara geri bildirim olarak dönmesine engel oluşturur. Böylece akıllı insanların aptallıklarını fark etmeleri ve düzeltmeleri olanakları azalır ve zorlaşır.

6- Aptallık giderilebilir mi? Eğitimle azalır mı?
Aptallık, insan varoluşunun bir parçasıdır. İnsan toplulukları içinde zamandan, mekandan ve topluluğun başka her türlü ölçülebilir niteliğinden bağımsız olarak, tıpkı bir kaşık şekerin bir sürahi su içinde eriyip homojen olarak dağılması gibi yayılmıştır.  Herhangi bir toplumsal kesit içinde aptallarının oranının toplumun diğer kesitlerine göre daha yüksek veya daha alçak olması gerekmez. Carlo Cipolla’ya göre eğitimli insanlarda da aptallık faktörü eğitimsizlere göre daha düşük değildir. Carlo Cipolla, "Her sosyal kesitte aptalların oranı sabittir" diyerek bunu bir yasa haline getirmiştir. Zaman içinde tekil insanın aptallığı artıp azalabilir, ancak yaşayan hiç bir insanda aptallık tam olarak yok olmaz. Aynı şekilde hiç bir insan da tümüyle aptal değildir. Ancak Cipolla'nın bu tespitini bir yasa olarak kabul etmek mümkün değil, en azından "Zenginliğini Sürdürenler" ve "Başarılı İş Adamları" gibi kesitlerde aptallık oranının daha az olması gerekir. Gerçek aptallar bu kategorilerde uzun süre kalamazlar.


7- İnsan kendi çabası ile aptallıktan kurtulabilir mi?
İnsan kendi aptallığını tam olarak hiçbir zaman algılayamaz. Dünya tarihi, gerçek anlamında inanarak ve bilerek "ben aptalım" diyen birini kaydetmemiştir! Bu sözü kullananların hepsi mecazi anlamda "aslında ben akıllıyım da, iyi niyetimin kurbanı oldum, o anda boş bulundum, çok seviyordum onun için yanıldım vb." anlamlarda kullanmıştır.
Sorumlu, cömert ve iyi insanlar genellikle nasıl olduklarının farkındadırlar. Aynı şekilde kötü ruhlu insanlar da açıkça bilincinde olmasalar bile en azından kendilerinin çok iyi bir insan olduklarını düşünmezler. Aptallar ise hiçbir zaman aptal olduklarının bilincinde olamazlar.  Ancak aptallık faktörü düşük olan bazı şanslı kişiler, zaman zaman aptallık yaptıklarının farkına varabilirler. İnsanın aptallığından sadece kendi çabası ile kurtulması mümkün değildir, bu çaba insanın kendisini kendi kulağından tutarak havaya kaldırmaya çalışması gibidir.


8- Aptal’a Aptal yerine nazikçe ne denebilir?
Aptala, kesinlikle, hiç bir şekilde "aptalsın" dememek gerekir.  Bunun yerine nazikçe "çok tatlısın", "çok şirinsin", "çok iyisin", "çok safsın", "çok iyi niyetlisin", "çok iyi kalplisin" vb. diyebilirsiniz. Mecbur kalırsanız karşınızdakine "salak" diyebilirsiniz ancak asla "aptal" demeyin. Bir söyleşide dansöz Asena "Salak olabilirim ama aptal asla!" diyerek adeta bu tezimi örneklendirmişti.
Bir insana yapılabilecek en büyük hakaret, yüzüne karşı aptal olduğunu söylemektir. Bundan da kötüsü ise aptallığını itiraz edilemeyecek bir biçimde, apaçık olarak kendisine göstermektir. Yaratacağı varoluşsal travmatik etkiler düşünülürse birine kendinin aptallığını kanıtları ile apaçık göstermek, insanlık dışı denilebilecek kadar ağır bir suç olmalıdır.


9- Aptallık her zaman olumsuz bir durum mudur?
Hayır, hiç de değil. İnsanın evrimsel tarihinde aptallık bazı anlarda ilerleme yolunu açan olumlu bir rol de oynamış olabilir. Aptallığı insanın bir çeşit “farklı” eyleme hali olarak düşünürsek, belki de bu farklılık veya aykırılık durumu, normalde aptallık olarak değerlendirilirken değişen çevre koşullarında avantaj yaratan evrimsel ileri bir adım haline gelmiş olabilir. Bu konuda (aptallığın yararları üzerine) epeyce malzeme birikimim var, ileride düzenleyip yazacağım.


10- Peki ben ne diyorum?
Şimdilik “Aptallık, insanın olasılık belirleme yeteneğinin düşük olması halidir.” diyorum. Bu durumdaki insan, bizim “Aptallık” olarak nitelendirdiğimiz davranışları sergileyebilir ve böyle kişilere “Aptal” deriz. Aptallar gündelik hayatımızda karşımıza daima genele ve beklentiye uymayan davranışları ile çıkarlar; bazen ince bir gömlekle yağmura yakalanmışken, bazen akan trafikte yarattığı riski düşünmeden sağınızdan hızla geçerken, bazen de bilgisiz olduğu bir konuda ahkam keserken…
Tanımımı “şimdilik” kaydıyla veriyorum. İçerik olarak doğruluğuna inansam da henüz iyi bir şekilde formüle edemediğimi düşünüyorum. Bu konudaki çalışmalarımı daha iyi bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdüreceğim ve gelişmeleri bu blogda paylaşacağım.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok yaratıcı bir sayfa! , blogunuzu çok beğendim, bayağı eğlendim de..5. soruyla ilgili bir yorumum olacak, aptallık doğuştanmı olur? da kardeşler arasında benzerlik olduğunu ima etmişsiniz, halbuki genetik de "rekombinasyon" diye bir mekanizma var böylece canlının yavruları arasında çeşitlilik sağlanıyor, yani kardeşler hiç bir zaman tıpatıp aynı olmuyorlar, bazen kardeşlerin çok farklı yapıda olduğunu görmüşsünüzdür, ayrıca aptallık çok genli kalıtıma girdiğinden farklılık olacaktır gibime geliyor, tam olarak aynı ortamda bulunmazlarsa bireyler yine farklılaşacaktır. Blogunuzu sürdürmeniz dileğiyle..

Sayitin Yeri dedi ki...

"Aptallığın çok genli kalıtımla iletildiği" saptaması çok doğru. Teşekkürler. Bu bilgi aynı zamanda neden bu kadar çok aptallık varyasyonu olduğunu da açıklıyor.

Necla dedi ki...

Aptallık bana iyi yani benim akıl sağlığım için iyi gibi geliyor bana... çok bilen, zeki, akıllı olmak istemiyorum... Çok eğlenceliymiş... yazılarınızı bekliyoruz... Daha detaylı okuyup daha detaylı yorum yazabilmeyi umut ediyorum.

Necla dedi ki...

Çok eğlenceli buldum.
Zeki, akıllı, bilmiş, her şeyi bilen olmak istemiyorum, aptal olmak istiyorum... Yazılarınızı bekliyeceğim ve daha detaylı okuyup detaylı yorum yazabilmeyi umut ediyorum...

Sayitin Yeri dedi ki...

Ben de sizin "Aptallığın Fazileti" üzerine yorumlarınızı bekliyorum. Gerçekten Aptal olmayı istemeniz çok nadir bir vaka. Enterasan!

Cihat KISA dedi ki...

Aptal olma durumuyla ilgili yazan nadir insanlardan olmanız sebebiyle sizi tebrik etmek istiyorum. Yorumlarınızın 2011'de yapıldığını görüyorum. Umarım halen bu konuyla ilgili çalışmalarınız devam ediyordur.

Benim niyetim gerçekten çevremdeki aptal olan insanlarla iletişimimi geliştirerek onlara karşı kırıcı olmadan onları daha uyanık ve aptallıktan uzak tutmaktır.

Bu sorunun azaltılabileceğine inanıyorum görüş ve tavsiyelerinizi bekliyorum. Teşekkürler.